7 / 9
7 / 9

Kırmızıya Anlam Veren Kadın

Meğer tüm mesele içine bakmakmış,

Tutku hareketin yakıtıymış.

İnsan imeden sarhoş, 

Düşmeden de bedbah olurmuş.

Akışına bırakmak cesaret,

Anda olmak çaba istermiş.

Uzun uzun duvardan duvara gardroba, ama aslında kendi içindeki boşluğa bakarak karar vermetye çalıştı; Uyku mu? Haz mı?

Haz! Unuttuğu bir şey. Çünkü haz olması için önce Ben olması lazım. Hiç Ben olmamıştı ki Ekose Kumaş Üzerindeki Bukalemun. Renkli ve neşeli göründüğüne bakmayın bu ismin. Bir Bukalemun için ekose kumaş ciddi bir zorluk ve yorgunluktur. O’nun için de durum farklı değildi… Önce Ayşe’nin kızı, bilmemkimlerden, sonra Hatice’nin kankası, sonra Osman’ın karısı, en son da Leyla’nın annesi! Varlığını tanımlamalar üzerinden yapınca da görev insanı! İşe yararsan değerlisin yani.

Uyku mu? Haz mı? 

Nereden çıktı bu soru şimdi? On beş yıllık, her zerresinde tutku olan simbiyotik bir ilişkinin karanlık derinliklerinden yüzeye çıkmaya çalışırken geldi bu soru. Yoksunlukla, kaygıyı giderme ihtiyacı ile geldi, ama istekle gelmedi. Belki de istekle gelmişti de, O isteğine bakmayı bilmediğinden anlamadı. Uyku’yu seçti. Uyumak kolaydı zira. Şimdi, hayalde olsa belinde bir kolu, dudaklarına yapışan ateşli dudakları hayal edemezdi; Orta yaşa gelmiş, çocuklu, kilolu, formu bozulmuş, flörtü unutmuş, aşırı içine kapanık bir kadındı ya!

Uyudu…

Xxxxx

  • Hayatım boyunca kendimi başkaları üzerinden tanımladım. Kendim ve kızım için kendi özgün var oluşumu bulmak, kurmak istiyorum. Nasıl bir Kadın olacağımı bulmalıyım önce. Eril tarafım daha becerikli, bilmiyorum dişi olmayı. Dişi, dişil, feminen, feminity… Ne demek bunlar? Önce kabramı anlamalıyım di mi Mehmet?! Ben de Jung okumaya başladım ????
  • Tatlım, sen bir başla. İşler kendiliğinden, karşındakine sana göre şekillenir; bu flört işleri böle. İçinden geldiği gibi…

Öyle de oldu. Cahil bir cesaretle, korka korka, aşırı temkinli attığı ufacık bir adım, konunun taşkınlığı ve piyasanın açlığı ile kocaman bir kapıyı açtı.

Meğer bir tecrübe bin nasihata, hatta kitaba bedelmiş, 

Meğer insan en derin arzusunun ve korkusunun gözünün içine bakabildiğinde özgürleşirmiş.

Meğer arzulanmak O’nun için ne kadar mühimmiş, 

Ve bunu bilmemek, anlamamış olmak ne büyük bir yükmüş sırtında

Onu yavaşlatan ve kendine yabancılaştıran. 

Onu isteyenlerin kim, kaç yaşında olduğu, ne iş yaptığı, milliyeti, tilliyeti, niyeti ve sonuca varıp varmayacağı fark etmeden sadece istenilmiş olmanın verdiği haz sarhoşluğunda, 2 hafta, ayakları yerden kesilmiş, çekmeden eforik bir coşkuyla gezinmişti o boydan boya gardroplu boşluğu bol yatak odasında. 

Şimdi adı Kırmızıya Anlam Veren Kadın! Bir tarftan gelecek kızılderili adını merak edip üzerinde çalışırken, diğer taraftan Kırmızı’nın tadını çıkarıyor.